Zora Gelince Topukladığım Bir Anım :)
Hazırlık sınıfındayım. Günde 7-8 saat İngilizce görüyorum. Bir gün de böyle dersten çıkmışım.
Koridorda bir tane yabancı Erasmus öğrencisiyle karşılaştım. Hah dedim dur, şimdi biraz da pratik yapalım madem. O kadar öğrendik.
“Hello” dedim. “How are you today? How are you doing?”
O da başladı;
“-Thanks Melike, I'm good. I'm a little bit tired…” Daha sonra hızlıca, 3-4 cümle daha kurdu.
Ben o sırada kalakaldım. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hiçbir şey anlamadım.
Az önce 7-8 saatlik dersten çıkmışım. Grammer'i yalayıp yutmuşum. Ha derste de konuşabilmişim bu arada.
Yani hocanın söylediklerine cevap verebiliyordum ama o an hiçbir şey söyleyemedim.
Tabii ki çok utandım. Hem o kadar çalışıyor olmama rağmen İngilizce konuşamadığım için; hem de arkadaşıma ayıp ettiğim için.
Fakat daha sonra şöyle bir şey yaptım.
Eve gittim, söylemek istediğim ama söyleyemediğim tüm cümleleri kağıda yazdım. Kelimelere tek tek sözlükten baktım, çevirilerine çalıştım.
Ertesi gün o arkadaşımı buldum ve dedim ki;
“-I am sorry for yesterday. (Dün için özür dilerim.) I got so excited so I couldn’t understand you. (Çok heyecanlandım o nedenle seni anlayamadım.)
I was so shy to ask you to repeat what you said yesterday. (Öyle ki, dün söylediklerini tekrarlamanı istemekten bile çok utandım.)“ dedim.
Gülümsedi. “Çok normal” dedi. “İstersen arada bir görüşüp daha sakin, daha yavaş bir şekilde sohbet edebiliriz”.
O kadar mutlu oldum ki! “Anlayışın ve desteğin için çok teşekkür ederim” dedim.
Daha sonra onunla o kadar sık görüşemedik tabii ama o bir kaç kez yüzyüze oturup 15-20 dakikalık yaptığımız sohbetler bile bana iyi hissettirmeye başlamıştı. Her seferinde bir tık daha özgüvenim arttı.
Dolayısıyla demem o ki; kimi buluyorsanız yabancı ya da Türk fark etmez tutun kolundan, yapabildiğiniz kadar pratik yapın.
Suya girmeden yüzme öğrenilmiyor.
Sevgilerimle,
Your English Teacher :)
Hakkımda Daha Fazla Bilgi Edinin